30 Aralık 2013 Pazartesi

Roller

Küçüklükten beri oturuşumuzdan, oynadığımız oyunlara, giyindiğimiz kıyafetlerden söylediğimiz sözlere kadar ayrılırız. "Kız kısmısı öyle oturmaz." Hımm diyorsunuz, kafanızda belli formlarda kız figürleri, belli formlarda erkek oturuşları belirmeye başlıyor daha küçücükken. Sonra büyüyünce otobüslerde ayağınıza değen o dünyada en rahat oturuş şekillerine hep sahip olmuş olan erkek oturuşlarını sorgularken cinsiyet formları karmaşası içinde buluveriyorsunuz kendinizi. Sadece oturuş mu, kalkış, giyiniş, davranış, ... En önemlilerinden biri de iş paylaşımı sanırım. Ortalığı süpürme, kaldırma, silme, yerine yerleştirme, yemek yapma, bulaşık yıkama, ... gibi bir dolu yaşama dair işin döndüğü evlerimizde, nedense topyekün bu işler bize bir kadın figürü hatırlatıyor. Çocuk metinlerinde bile anneler yemek yapıyor, babalar işten geliyor, sofralar kuruluyor, ama babacık bir tabağı da ben kaldırayım demiyor.
Bütün bu roller kuşaktan kuşağa, kıtadan kıtaya, okyanustan okyanusa taşınıyor ha taşınıyor da çocuklara kadar geliyor. Neden mi anlattım bütün bunları? Çünkü çok şaşırdım bugün. Şaşınmakla birlikte sevindim delicesine. Bu kadarını beklemiyordum dedim.
Ne zamandır çocuklar akşam çıkış zamanlarındaki meyve saatlerinde bana sürpriz yapıyorlar. Kimisi masaları üst üste yığıyor, kimisi yerleri süpürüyor, kimisi minderleri yerleştiriyor. Hazır olana kadar da beni içeri almıyorlar.




Kapı penceresinden ve araladıkları anda çekebildiğim bu. Bugün çekemedim. Çoğu kişinin tatile gittiği bir dönemdeyiz. Biliyorsunuz yeni yıla giriyoruz. Sınıfımızdaki tek kız da hasta olunca bizimkiler kaldı bir başlarına. Bilgisayarda kitap araştırıyorum öğretmenler odasında. Sesler gelmeye başladı. Aralarından bir tanesi "haydi Nuray'a sürpriz yapalım." dedi. Koşturmacaları duyuyorum ama bir yandan da kitapların mailini atmak için acele ediyorum. Hahaha bir de ne duyayım bir tanesi merdivenlerden öğretmenler odası penceresini görüp arkadaşlarına "Nuray bilgisayarda bir şeyler yazıyor, daha gelmiyor." diye haber vermesin mi:) Dur dedim biraz daha oturayım da rahatça hazırlıklarını yapsınlar. Buna rağmen bir o kadar da kapıda bekledim. Açtıklarında ne yalan söyliyeyim, gözlerim doldu. Sarıldım. "Öğretmenim, bize de sarılın" dedi sol kolumdaki bir tanesi. Açtım kollarımı iyice aldım dördünü de.

Keçiler bugün de başka bir şeyi kanıtladılar. Sözün bittiği yer sanırım burası. Bence bir şey demeye gerek yok, gerisi biz yetişkinlerde...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder